2017 Yılı “Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri”

2017 Yılı “Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri”

“Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri” Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde 21 Aralık 2017 tarihinde düzenlenen törenle sahiplerine tevdi edildi.

2017 Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri Töreni’nde; resim alanında Selahattin Kara, müzik alanında Göksel Baktagir, geleneksel sanatlar alanında Ali Toy, sinema alanında Yavuz Turgul, tarih alanında Prof. Dr. İlber Ortaylı ödül aldı, vefa ödülüne ise Nurettin Topçu layık görüldü.

TÜBA Başkanı Prof. Dr. Ahmet Cevat Acar’ın da yer aldığı törene, ödül alan sanatçılar, bakanlar ve kültür-sanat dünyasının önemli temsilcileri, davetliler ve basın mensupları da katıldı.

Ödüle değer bulunan isimleri ve onlar adına ödül alacakları tebrik ederek konuşmasına başlayan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ödülleri; milletin ve devletin, kültür-sanat insanlarına teşekkür ve takdirinin bir nişanesi olarak verdiklerini söyledi.

“Tarihini başkalarından öğrenen bir millet, mazisiyle atisi arasında güçlü bir köprü kuramaz.”
Kültür-sanat alanında zirveye çıkamayan bir ülkenin, diğer alanlardaki başarılarını kalıcı hâle getirme, tarihe altın harflerle nakşetme imkânı olmadığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kendi tarihini başkalarından öğrenen bir millet, mazisiyle atisi arasında güçlü bir köprü kuramaz. İlhamını kendi özünden almadığı sanat, müzik, kültür abideleri üretemeyen bir milletin dünya çapında eserler ortaya koyabilmesi mümkün değildir” diye konuştu.

Kültürün geleceğini görmek için, gençlerin ve çocukların dünyasına bakılması gerektiğini belirterek, “Gençlerin ve çocukların gönül dünyasına, diline, hayallerine erişemeyen bir kültür, müzelerde, kütüphanelerin tozlu raflarında kalmaya mahkûmdur” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni nesilleri Türk kültür tarih ve medeniyetinin kökleriyle buluşturmakta zorlanıldığına işaret etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sanatın ve kültürün küresel etkisinde siz sadece eğer alansanız, siz sadece tüketenseniz, işte o zaman güneşin altında kalan bir buzdan heykel gibi erimeye başlıyorsunuz. Tam tersine, şayet siz kendi kültürünüz ve sanatınızın gücüyle küresel düzeyde etki sahibiyseniz, işte o zaman tunçtan veya mermerden bir heykel gibi pırıl pırıl parlayarak cazibe merkezi hâline gelirsiniz” şeklinde konuştu.

“Yeni nesillerin ruhunu ve dimağını doyuracak kültür ürünleri ortaya koymalıyız.”
“Kendimize sahip olduğumuz görkemli geçmişe layık bir gelecek inşa etmeliyiz. Bunu da ancak yeni nesillerin gönlünü, ruhunu ve dimağını doyuracak kültür sanat ürünleri ortaya koyarak yapabiliriz” ifadelerini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, kültür ile sanata ve bunların zeminini teşkil eden eğitime özel önem verdiklerini kaydetti.

Geçen 15 yılda, bu alanlarda arzu ettikleri, hayal ettikleri ve hedefledikleri ilerlemenin kaydedilemediğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin ekonomide üç kat büyüdüğü bir dönemde kültür ve sanat alanları ile ilgili bu durumdan üzüntü duyduğunu ifade etti. Önümüzdeki dönemde kültür, sanat ve eğitimi öncelikler arasında ilk sıralara taşıyacaklarını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sadece fiziki altyapılarıyla değil, insan kaynağından içeriğine kadar her alanda kültür-sanat, eğitim-öğretim konusunda devrim niteliğinde reformları hep birlikte hayata geçireceğiz” diye ekledi.

Dünyanın ve bölgenin içinden geçtiği sancılı süreçte, Türkiye’yi güçlü bir şekilde ayakta tutmak ve 2023 hedeflerine ulaştırmak için gece gündüz çalıştıklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Rabbimizin yardımı ve milletimizin desteğiyle çok önemli başarılara da imza attık, beklediğimizi bulamadığımız durumlar da yaşadık. Ülkemizde belli bir kesimin, yaşadığımız hadiselerin önemini ve tarihî mahiyetini kavrayamadığını görüyoruz. Biz bunlara rağmen milletimizle birlikte geleceğe yürümeye devam ediyoruz” değerlendirmesinde bulundu.

“Ülkemizi durdurmak için önümüze çıkartılan her engel, hedeflerimize ulaşma azmimizi kamçılıyor.”
Terör örgütleriyle Türkiye içindeki mücadeleyi kararlılık ve başarıyla sürdürdüklerini, Türkiye’nin güneyinde oluşturulmaya çalışılan terör koridoruna izin vermeyeceklerini açıkça ortaya koyduklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ekonomimize sahip çıktığımızı, ülkemizin kalkınma çabalarının önünün öyle küçük operasyonlarla kesilemeyeceğini, büyüme oranlarımızla, ihracatımızla, istihdamımızla, üretimimizle ispat ediyoruz” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’yi durdurmak için çıkartılan her engelin, hedeflere ulaşma azimlerini daha da kamçıladığını söyledi ve “15 Temmuz darbe girişiminin zirvesini oluşturduğu saldırılar, bizi yolumuzdan döndürmek bir yana, mücadelemizi çok daha kararlı bir şekilde yürütmeye sevk etmiştir. Bu süreçte asla ihmal etmememiz gereken alanların başında kültür ve sanat çalışmalarımızın geldiğini biliyoruz” sözlerine yer verdi.

“Türkiye’nin bugün verdiği mücadelenin anlamını, ancak tarihimize bakarak kavrayabiliriz.”
Karşılaşılan her önemli sıkıntının ardından, vatandaşların tarihlerini ve medeniyetlerini öğrenme arzusunun yükseliyor olmasının boşuna olmadığının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye’nin bugün Suriye’de, Irak’ta, tüm Orta Doğu’da, Balkanlarda, Kafkasya’da, Kuzey Afrika ve diğer coğrafyalarda verdiği mücadelenin anlamını, ancak tarihimize bakarak kavrayabiliriz” dedi.

Fahreddin Paşa ve onun komutasında gerçekleştirilen Medine Müdafaası bilinmediği takdirde, bazı kendini bilmezlerin de çıkıp Fahreddin Paşa’ya “hırsız” diyebilecek kadar alçaklaşacağını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu: “Bu adam neyin şımarığıdır? Petrolün şımarığıdır, elindeki paranın şımarığıdır. Benim ecdadım Medine’yi müdafaa ederken, be terbiyesiz senin ecdadın neredeydi? Sen önce bunun hesabını bize ver. 3 yıla yakın Fahreddin Paşa orada görev yaptı ve o mukaddes emanetleri biliyordu ki İngilizler gelip orada bir işgal hareketine girerse o zaman oradaki o emanetler acaba nereye gider, bunun bilinci içerisinde. Ufku o kadar geniş ve ne yapıyor? Oradan o emanetleri 2 bin civarında askerle İstanbul’a gönderiyor. İstanbul’a gelen bu emanetler belli bir süre sonra da buraya da herhangi bir saldırı olur diye Anadolu’nun bilinmez bir köşesinde koruma altına alınıyor. Bakın şimdi Topkapı Sarayı’nda bu kutsal emanetlerin olduğu yerde 24 saat Kur'an-ı Kerim tilavet edilmek suretiyle oranın anlamına, manasına uygun bir şekilde bu koruma süreci devam ediyor. Ama bu saygısızlığı, bu hakareti yapan kişi, acaba bu emanetler nedir diye sorsanız inanın bilmez, bunlar öyle de cahildir.”

“Ortak tarih ve medeniyet geçmişine sahip olduğumuz kardeşlerimizin haklarını savunmaya devam edeceğiz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kudüs’ün asırlarca Osmanlı Devleti tarafından yönetildiğinin bilinmemesi durumunda, bugün o bölge de yaşanan hadiselerin hikmetinin çözülemeyeceğini sözlerine ekledi ve “Libya’da, Yemen’de verdiğimiz mücadeleleri bilmezsek, bugün oralar konusunda gösterdiğimiz hassasiyetin sebebini kimseye izah edemeyiz” ifadelerini kullandı.

Konuşmasında, Yemen türküsünün sözlerinden örnek vererek, “İşte biz, işte bu Yemen’e düşman ayağı basmasın diye canımız ortaya koymuştuk” diye konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün aynı Yemen’in kardeş kavgasıyla, kan ve ateşe boğulduğuna dikkat çekti. Pek çok coğrafyanın da Yemen’den farklı olmadığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu açıklamaları yaptı: “Asırlarca barış içinde, huzur içinde yaşadığımız yerlerde bugün karşımıza çıkan görüntüler gerçekten yüreğimizi yaralıyor. Kendi meselelerimizin üstesinden gelmek için uğraşırken, bu kardeşlerimizin bulunduğu durumu görmezden gelmek bize yakışmaz. Bu sebeple bedel ödeyeceğimizi bilsek de asırlarca birlikte yaşadığımız ortak tarih ve medeniyet geçmişine sahip olduğumuz kardeşlerimizin haklarını savunmaya devam edeceğiz.”

“Türkiye’nin iradesini satın alamazsınız.”
Yaptığı konuşmada, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda Kudüs ile ilgili oylamaya ve oylama öncesi ABD’nin tehdit içerikli açıklamalarına değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti; “Ne yapıyor Amerika’nın Başkanı? Tehdit sallıyor. Nedir bu tehdit? Diyor ki, ‘biz; yüz binler, yüz milyonlar veriyoruz, milyarlar veriyoruz. Bizim düşüncemizin aksine hareket edenler var, bunların hepsini tek tek kaydediyoruz.’ Peki, Amerika’ya ne diyorlar? Demokrasinin beşiği. Demokrasinin beşiği, dünyada dolarla satın alınacak iradeler arıyor. Sayın Trump, siz Türkiye’nin demokrasi iradesini dolarlarınızla satın alamazsınız, bizim kararımız bellidir. Ve tüm dünyaya da sesleniyorum. Sakın ha, böyle ufak tefek dolarlarla demokrasi mücadelenizde iradenizi birilerine asla satmayın. O dolarlar gelir, ama satılan irade bir daha geri gelmez, onun için duruşunuz çok önemli.”

ABD’li yetkililerin dünyaya yönelttiği tehditlere işaret ederek, ülkelerin “bu nasıl bir demokrasidir” diye düşünmesi gerektiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, demokrasi mücadelesinin; ülkelerin iradelerinin dolarla satın alınarak ve engellenerek değil, her ülkenin iradesinin özgür bir şekilde ortaya koymasının sağlanarak verileceğini vurguladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerinin devamında “Temenni ediyorum ki bugün Amerika oradan beklediği neticeyi alamaz. Bu noktada da dünya Amerika’ya çok güzel bir ders verir diye beklentim var, temennim var” ifadelerini kullandı.

“Kültür-sanat konusunda da geleceğimiz aydınlıktır.”
Bu yılki Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödüllerini alanlardan Prof. Dr. İlber Ortaylı’nın ve kanun sanatçısı Göksel Baktagir’in, yaptıkları konuşmalarda müstakil bir çini müzesinin kurulması ve ilk öğretimde enstrüman eğitimi verilmesine ilişkin yaptıkları teklifler için de kendilerine teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz ülkemizin ve milletimizin kabiliyetinin, gücünün, imkânlarının farkındayız. Her alanda olduğu gibi kültür-sanat alanında da bu potansiyelin harekete geçme zamanının geldiğine inanıyorum” dedi.

Türkiye’nin bir ferdi olarak millete daima güvendiğini ve bugüne kadar hiç hayal kırıklığına uğramadığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu tecrübeyle diyorum ki, Türkiye’yi çok güzel günler bekliyor. Diğer alanlarla birlikte kültür-sanat konusunda da geleceğimiz aydınlıktır, çünkü buna inanıyoruz” diye konuştu.