TÜBA “Biyoçeşitlilik, Tarım ve Gıda” Sempozyumu
TÜBA; Akademi bünyesinde oluşturulan Çevre, Biyoçeşitlilik ve İklim Değişikliği Çalışma Grubu ile Gıda ve Beslenme Çalışma Grubunun iş birliğiyle Atatürk Üniversitesi ev sahipliğinde 21 Eylülde başlayan "Biyoçeşitlilik, Tarım ve Gıda Sempozyumu" 23 Eylülde sona erdi.
İlgili bakanlıklardan temsilcilerin, devlet ve vakıf üniversitelerinden öğretim üyelerinin, çeşitli mesleki derneklerden ayrıca özel sektörden alanında araştırıcı, uzman ve yöneticiler katıldığı sempozyumda; tarımda yapılan hatalı uygulamalar ve son yıllarda etkisini daha fazla hissettiren iklim değişikliği nedeniyle tarımda ortaya çıkan biyoçeşitlilik kaybı ve olası etkileri tartışıldı. Konuyla ilgili güncel gelişmeler, sorunlar ve çözüm önerileri uzmanlarınca ele alındı. Sempozyumun hemen ardından çalışma grubu başkanları Prof. Dr. Kazim Şahin ve Prof. Dr. Mehmet Emin Aydın önderliğinde ivedilikle hazırlanacak olan raporun kamuoyuyla da paylaşılacağı bilgisi de verildi.
Programın açılışını TÜBA Başkanı Prof. Dr. Muzaffer Şeker, Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ömer Çomaklı, Erzurum Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Fevzi Polat, Çevre, Biyoçeşitlilik ve İklim Değişikliği Çalışma Grubu Yürütücüsü Prof. Dr. Mehmet Emin Aydın ile Gıda ve Beslenme Çalışma Grubu Yürütücüsü Prof. Dr. Kazim Şahin yaptı.
Dünyanın sağlığı konusunda herkesin sorumluluğu büyük
Akademi’nin G20 Zirvesi Science20 Alt Çalışma Grubunda Türkiye’yi temsil ettiğini hatırlatarak sözlerine başlayan Başkan Şeker “G7, G8 ve G20’nin tüm deklarasyonları akademiler üzerinden yürütülen ve sonunda katılımcı ülkenin devlet başkanına takdim edilen bildirilerdir. Her yıl tekrarlanan bu bildirileri Akademi olarak kitaplaştırdık ve ağ sayfamıza yükledik. Ayrıca bu bildirilerde şimdiye kadar hangi başlıklar gündeme geldi? Hangi konular da ülkelerin üst yöneticilerine ve karar vericilere uyarılarda bulunulduğuna dair biyometrik bir çalışma da yaptık. Başlıklar arasında fırsat eşitliği çerçevesinde eğitim imkânlarının herkese sağlanması, herkese sağlık hizmetinin sunumu, enerji üretimi ve alternatif kaynaklarının paylaşılması yer alıyor. En önemli başlık ise çevre kirliliği ve gıda tedarik zincirleri konusunda ülkelerin dayanışmasının zorunluluğu, gerekliliği… Son yıllarda doğal kaynakların tüketiminde ortaya çıkan daralma ve bunun ekonomimize, ülkemize yansıması ve buna bağlı olarak herkesin aldığı tedbirlerle rekabetin daha acımasız ve kıyasıya bir noktaya gitmesi.” dedi.
İnsanın kendi eliyle doğada hasara neden olduğunu ve dolayısıyla alınacak tedbirlerin de yeni hasarlara yol açmaması için gerçekçi çözümler üzerinde durulması gerektiğinin altını çizdi. Su kaynaklarının özenle korunmasının, temiz tutulmasının, israfın en aza indirilmesinin, sıfır atık projesinin önemini vurgulayan Şeker, az tüketerek gelecek nesillerin haklarına da girmeden özenli davranılması gerektiğini söyledi. Hindistan’da yapılan 2023 G20 Zirvesi’nde tek sağlık konsepti üzerinden hayvan ve insan sağlığı, doğadaki tüm canlıların haklarının ve sağlığının korunmasının zorunluluğu öne çıkarıldı dedi. Konunun multidisipliner olduğunu söyleyen Şeker, konu hakkında herkesin sorumluluğunun olduğunu önemle vurguladı.
Yaptığı konuşmada Atatürk Üniversitesi’nin son 7 yıldır akademik değerlerini, eğitim metodolojilerini ve toplumsal rolünü nasıl yapılandıracağını ciddi bir şekilde gözden geçirdiğini ifade eden Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ömer Çomaklı, evrensel bilimin ön saflarında yer alan, sorun odaklı çalışan, toplumsal sorunlara bilimsel çözümler geliştiren, toplumsal taleplere duyarlı olmanın yanında toplumsal taleplere yön veren bir üniversite olarak tanınmayı hedeflediklerini söyledi.
Yanlış arazi kullanımı önlenmeli
Atatürk Üniversitesi’nin Araştırma Üniversitesi olduğunun altını çizen Rektör Çomaklı şöyle devam etti: “Değişim ve dönüşüm çalışmaları ışığında Atatürk Üniversitesi ve TÜBA tarafından ortaklaşa düzenlenen “Biyoçeşitlilik, Tarım ve Gıda” toplantısına üniversite yönetimi olarak yüksek bir değer veriyoruz. Zira Üniversitemiz 2018 yılında Biyoçeşitlilik Uygulama ve Araştırma Merkezini kurmuş ve hazırlıklarında sona gelinen Biyoçeşitlilik Müzesinin yakın zamanda açılışını sabırsızlıkla beklemektedir. Mevcut durumda söz konusu müzede 3500 adet bitki olmak üzere toplam 10 bin tür ve 250 bin birey bulunmaktadır. Hâlihazırda ziyaretçi kabul eden Biyoçeşitlilik Müzesi’nin ziyaret edilmesinin faydalı olacağını değerlendirmekteyim.”
Biyoçeşitlilik, tarım ve gıda başlıklarının son yıllarda küresel gündemin üst sıralarında yer aldığını ifade eden Çomaklı, biyoçeşitlilik, yeryüzünde bulunabilen tüm bitki, mantar ve hayvan türleri ile mikroorganizmaları kapsayan bir terim olduğunu vurguladı ve “Biyoçeşitliliğin azalması sürdürülebilirliğin en büyük tehditlerinden biri. Kentleşme, ormansızlaşma gibi arazi kullanım değişiklikleri, avlanma ve balık tutma gibi girişimlerle türlerin tehdit edilmesi, iklim değişikliği, küresel ısınma, kirlilik, istilacı yabancı türler biyoçeşitlilik kaybının ana nedenleri. Biyoçeşitliliğin korunmasında öncelikle yanlış arazi kullanımını iyileştirmek, dolaylı olarak tarım, hayvancılık gibi konularda da düzenlemeler yapmak gerektiği açık bir gerçek.” dedi.
Tek ürünlü tarım yaygınlaştıkça tarımsal ekosistem bozuluyor
Konuşmasına tarımın sera gazı emisyonlarına önemli bir katkıda bulunduğunu ifade ederek başlayan Prof. Aydın, diğer sektörlerde sera gazı azaltımı yapıldıkça tarım kaynaklı sera gazı emisyonu oranının artacağını söyledi. Tarım dışı tüm emisyonlar durdurulsa bile, arazilerin temizlenmesi, geviş getiren hayvanlar, gübre kullanımı, pirinç yetiştirilmesi, yanma ve gübrelenmiş topraklardan yayılan azot oksit nedeniyle sadece tarımdan kaynaklanan sera gazı emisyonları, Paris anlaşmasında 2 derecelik sıcaklık artışının altında kalmak için belirlenen emisyon limitini aşacak boyutta olduğunu vurgu yaptı. Prof. Dr. Mehmet Emin Aydın “Tarımın yaygınlaşması, iklim üzerindeki etkilerinin yanı sıra dünya çapında biyoçeşitlilik kayıplarına neden olmuştur. Arazi temizliği ve tarımsal üretim arttıkça pek çok bitki ve hayvan türü yaşam alanlarını kaybettikleri için yok olma tehlikesiyle karşı karşıyadır. Tek ürünlü tarım yaygınlaştıkça tarımsal ekosistemlerin çeşitliliği de azalmıştır.” dedi.
Gıda güvenliğini en çok pestisit tehdit ediyor
Yıllardır konuşulan, tartışılan biyoçeşitlilik hakkında yol alınamadığını söyleyen Prof. Şahin ise bu yüzden dünyanın her tarafından doğal felaketlere ilişkin haberler alındığını söyledi. Türkiye biyolojik çeşitlilik açısından çok zengin bu yüzden çok şanslı bir ülke olduğumuzu dile getiren Şahin, “7 coğrafi bölgeye sahibiz ve her bölgenin kendine özgü bir iklimi, flora ve faunası var. Bu sayede Türkiye’de 120 memeli, 413 kuş, 93 sürüngen, 18 kurbağagil, 276 denizbalığı, 80 bin böcek türü bulunuyor. Bu rakamların fevkalade olduğunu söyleyebilirim. Gıda üretiminde biyoçeşitlilik sağlandığında virüs, mantar gibi zararlar farklı türler üzerinde etkili olamaz, tersi bir durum söz konusu olursa da bu kez hastalıklar hızla yayılır. Türkiye’de gıda güvenliği ile ilgili en büyük tehlike pestisittir. Pestisitin aşırı derecede ve bilinçsiz kullanımı karaciğer ve böbreklerimizde hasarlara yol açıyor.” dedi.
İklim değişikliği, kirlenme, doğal kaynakların aşırı kullanımı ve hızlı nüfus artışının biyoçeşitliliğin temel sorunları olduğunu belirten Şahin, “Artan sıcaklıklar, değişen yağış modelleri, sıklaşan sıradışı hava olayları tarımı doğrudan etkileyerek gıda üretimini tehdit ediyor. Sıcaklık artışları bazı bölgelerde kuraklık olasılığını artırabilirken bazı bölgelerde de aşırı yağışa neden oluyor. Bu durum gıda güvenliği için büyük bir risk oluşturuyor. Gıda fiyatlarının istikrarsızlaşmasına, bazı bölgelerde gıda kıtlığına yol açan bu etkiler özellikle en savunmasız toplumları etkiliyor. Fitofarmakoloji gibi bilim dallarının bu açıdan desteklenmesinde yarar görüyorum.” dedi.
Açılışın ardından Çağrılı Konuşmacı Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğü (TAGEM), Genel Müdür Yardımcısı Dr. Şerafettin Çakal “Biyoçeşitlilikte Bakanlık Çalışmaları” hakkında detaylı bilgi verdi.
5 oturumda ele alınan 22 konu başlığı 34 bilim insanı tarafından tüm detaylarıyla tartışıldı.
Tarımsal Biyoçeşitliliğin Önemi başlıklı ilk oturuma TÜBA Asli Üyeler Prof. Dr. Kazım Şahin ve Prof. Dr. Mehmet Emin Aydın başkanlık yaptı. Atatürk Üniversitesi’nden Prof. Dr. Sezai Ercişli, Küresel Biyoçeşitlilik ve Tarıma Yansımaları, İstanbul Teknik Üniversitesi’nden Prof. Dr. Levent Şaylan İklim Değişikliği ve Tarımsal Biyoçeşitliliğe Etkisi (Çevrimiçi), TAGEM’den Dr. Gülay Beşirli ise İklim Değişikliğinin Bitki Genetik Kaynakları Üzerine Etkisi başlıklarında konuştu.
Prof. Dr. Sezai Ercişli ve Prof. Dr. Güleda Engin’in yönettiği Tarımda Hatalı Uygulamalar ve Biyoçeşitlilik oturumunda ise; Atatürk Üniversitesi’nden Prof. Dr. Üstün Şahin Hatalı Su Kullanımı ve Biyoçeşitlilik Kaybını, Yeditepe Üniversitesi’nden Prof. Dr. Metin Turan, Hatalı Gübre Kullanımı ve Biyoçeşitlilik Kaybını, Erciyes Üniversitesi’nden Prof. Dr. Ramazan Canhilal, Hatalı Pestisit Kullanımı ve Biyoçeşitlilik Kaybını, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nden Prof. Dr. Semra Demir Rizosferde Biyoçeşitlilik Kaybı Sebepleri ve Tarıma Etkisini anlattı.
Sempozyumun 2. Günü ise Prof. Dr. İrfan Erol, Prof. Dr. Hasan Hüseyin Atar’ın yönettiği Hayvancılık ve Biyoçeşitlilik oturumuyla başladı. Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi’nden Prof. Dr. Mehmet İhsan Soysal Hayvansal Üretimde Biyoçeşitlilik Kaybını, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nden Prof. Dr. Atilla Durmuş Yaban Hayatı ve Biyoçeşitlilik Kaybını, Hacettepe Üniversitesi’nden Prof. Dr. Fitnat Güler Ekmekçi Su Ürünlerinde Biyoçeşitlilik Kaybını, İstinye Üniversitesi’nden Prof. Dr. Hatice Gülen İse Biyoteknoloji ve Biyoçeşitlilik İlişkisini anlattı.
Programın 4. oturumu Biyoçeşitlilik ve Gıda Güvenliği, Prof. Dr. Hasan Yetim ve TÜBA Asosye Üyesi Prof. Dr. A. Adnan Hayaloğlu yönetiminde gerçekleşti. İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa’dan Prof. Dr. Ali Aydın Tarımsal Üretim, Biyoçeşitlilik ve Gıda Güvenliği, İstinye Üniversitesi’nden Prof. Dr. Hamit Köksel Sürdürülebilir Gıda Üretiminde Biyoçeşitliliğin Rolü, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi’nden Prof. Dr. Ramazan Çakmakçı Biyoçeşitlilik Kavramı Ekseninde Geleneksel ve Ekolojik Tarımı, Ondokuz Mayıs Üniversitesi’nden Prof. Dr. Ahmet Balkaya Geleneksel/Yerel Tohumlar, GDO ve Biyoçeşitlilik hakkında konuştu.
Biyoçeşitlilik, Beslenme ve İnsan Sağlığı adlı oturuma ise Prof. Dr. Muazzez Garipağaoğlu ve TÜBA Asli Üyesi Prof. Dr. Fatih Gültekin başkanlık yaptı. Biyoçeşitliliğin Beslenmeye Etkisini Hacettepe Üniversitesi’nden Prof. Dr. Zehra Büyüktuncer Demirel, Biyoçeşitliliğin Sağlık Üzerine Etkilerini Biruni Üniversitesi’nden Prof. Dr. Fatma Çelik, Biyoçeşitlilik ve Sürdürülebilir Diyetler Hacettepe Üniversitesi’nden Prof. Dr. Gülden Pekcan detaylandırdı.
Sempozyumun son oturumu olan Biyoçeşitlilik-Biyokaçakçılık-Koruma Stratejileri Prof. Dr. Nüket Sivri, Prof. Dr. Mete Tayanç yönetti. Oturumda Ülkemizde Biyoçeşitlilik ve Biyokaçakçılık konusunu Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi’nden Prof. Dr. Evren Cabi, Bitkilerdeki Biyoçeşitliliğin Genetik Temellerini Atatürk Üniversitesi Prof. Dr. Kamil Haliloğlu, Tarımsal Ürünlerde Biyoçeşitlilik Koruma Stratejilerini Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi Prof. Dr. Ekrem Gürel, Ulusal Biyolojik Çeşitlilik Çalışmaları ve Nuh’un Gemisi Biyolojik Çeşitlilik Veri Tabanı konusunu ise Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğünden Umut Adıgüzel sundu. Sempozyum programı 23 Eylülde düzenlenen sosyal ve teknik gezi ile sona erdi.