Çaka Bey’den Günümüze İzmir Sempozyumu

Çaka Bey’den Günümüze İzmir Sempozyumu

TÜBA Başkanı Prof. Dr. Muzaffer Şeker, İzmir Katip Çelebi Üniversitesi’nin (İKÇÜ) düzenlediği "Çaka Bey’den Günümüze İzmir Sempozyumu"na katıldı.

İKÇÜ Çiğli Merkez Yerleşkesinde 24 Mart günü başlayan Sempozyum’un açılışı; İKÇÜ Rektör Vekili Prof. Dr. Turan Gökçe, Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof. Dr. Birol Çetin, Türk Dil Kurumu Başkanı Prof. Dr. Gürer Gülsevin, TÜBA Başkanı Prof. Dr. Muzaffer Şeker, İzmir Valisi Yavuz Selim Köşger ve Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Hamza Dağ tarafından gerçekleştirildi. 28 Mart tarihinde sona eren programda Türkiye’nin farklı üniversitelerinden ve kurumlarından 200’e yakın bilim insanı toplam 30 oturumda yer aldı

Sempozyum’daki “Şehir Kültür Medeniyet: İzmir” adlı panelin başkanlığını da yapan TÜBA Başkanı Prof. Şeker açılış konuşmasında bir İzmirli olarak Sempozyuma katılmaktan duyduğu memnuniyeti ifade ederek başladı. Prof. Şeker şunları kaydetti: “Tarihi Neolitik çağa dayandırılan bu kadim yerleşim yeri, farklı medeniyetlere ev sahipliği yapmıştır ve zengin bir kültürel mirasa sahiptir. Üç gün boyunca dünü, bugünüyle kentin sosyo kültürel dokusu her boyutuyla ele alınacaktır. İzmir’in, görkemli geçmişinde her medeniyetin en önemli ticari, siyasi yerleşim yerlerinden biri olduğunu biliyoruz. Türk Beylikleri döneminden hemen sonra, ki bu noktada ilk kez Türk egemenliğinin şehirde kurulmasını sağlayan Çaka Bey’den; devamında Aydınoğlu Mehmet Bey’den ve Umur Bey’den söz etmek gerekir. İlk Türk izlerinden sonra İzmir, Osmanlı ile birlikte önemli bir liman şehri haline dönüşüyor. Her dönemde önemli bir merkez olan İzmir, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasında ve bağımsızlık savaşının kazanılmasında aldığı sorumluluk, gösterdiği kahramanlıkla da Türk Tarihi açısından çok özel bir yere konumlandırılmayı hak ediyor. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasıyla hızla değişen İzmir, özellikle 1950’li yıllarla birlikte büyük göçler almaya başlıyor. 1960’larda ve 1980’lerde zirveye ulaştığı görülen bu göç dalgası İzmir’in fiziksel ve sosyal yapısında değişim sonucunu ortaya çıkarıyor. Yüksek rakamlarda nüfus hareketliliğine rağmen İzmir, farklı demografik değişkenleri kendi içinde dönüştürmesiyle sosyolojik olarak incelenmeyi gerektiren bir şehirdir. Değişik coğrafi bölgelerden gelenlerin İzmirlilik paydasında oldukça hızla birleşmeleri kanaatimce üzerinde özellikle durulması gereken hususların başında geliyor. Olağan koşullarda bu nispette göç alan merkezlerde kentin sakinlerinin bir yabancılaşma, kent kültüründe bir kırılma beklenen sonuç olsa da gelen her bir birey, bu kompozisyonun içinde şehre uyum sağlamakta; kente aidiyeti hızlıca oluşmaktadır. Ancak bu noktada İzmir’in göç profilinin şehre sosyo ekonomik katkı açısından ayrıca incelenmesinin gerekliliğinin altını çizmek isterim. Zira göçler kentin iktisadi yaşamına ve sosyal hayatına katkı yaptıklarında şehrin gelişmesi imkânlı hale gelebilmektedir. Sempozyum’da ortaya çıkan sonuçların yarının planlanmasında katkı sağlayıcı olmasını umuyorum. Tüm yerel sorunları ile birlikte farklılıkları bir zenginlik olarak hoş gören anlayışıyla “gök kubbenin altındaki en güzel şehrin” kurtuluşunun 100.yılını kutluyorum.” dedi. Prof. Şeker konuşmasının ardından “İzmir’in Demografik Yapısındaki Değişim”e ilişkin sunumunu gerçekleştirdi.

İKÇÜ hakkında bilgi vererek konuşmasına başlayan Rektör Vekili Prof. Dr. Turan Gökçe ise İzmir’in yıllar boynunca yaşanan sosyal, kültürel, mimari vb. değişimlerinden bahsetti ve sözlerine şu şekilde devam etti “705 yıl boyunca İzmir, bünyesinde barındırdığı farklılıkları zenginlik sayan, onları bir arada tutan hoşgörü ortamını ideal ölçülerde yaşatan gerçek anlamda bir şehir oldu. Yaşadığımız güzel İzmir’i bizlere kazandıranların öncüsü olan Çaka Bey’i; Türk hâkimiyetini daimi hale getiren Aydınoğlu Mehmet Bey’i; Gazi unvanını Aşağı İzmir’in fethi ile elde eden, iki İzmir’i Türk hâkimiyetinde birleştirme yolunda şehadet mertebesine eren Umur Bey’i; Osmanlı ile mücadelesi bir yana, 58 yıl sonra Liman Kalesi’ni ele geçirerek ikiliğe son veren Emir Timur’u ve İzmir’i Yunan işgalinden sonra, esaretten kurtuluşun ve kuruluşun sembolü, müstesna bir şehir konumunda değerlendiren Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü sonsuz saygı, rahmet ve minnetle anıyorum.” dedi.