TÜBA'ya 3 Yeni Üye Seçildi

TÜBA'ya 3 Yeni Üye Seçildi

TÜBA’nın 20 Aralık 2014 tarihine Ankara Hilton Otel’de gerçekleştirilen 46. Genel Kurulu’nda, Prof. Dr. Kemal H. Karpat, Prof. Dr. Şinasi Özsoylu ve Prof. Dr. Yıldız Bayazıtoğlu TÜBA Şeref Üyeliğine seçildi.

Yeni üyelerin seçimiyle ilgili olarak TÜBA Başkanı Prof. Dr. Ahmet Cevat Acar, şunları söyledi: “TÜBA’nın temel amaçlarından biri, yetkin bilim insanlarının Akademi’mize üyeliğidir. Prof. Dr. Kemal Karpat, Prof. Dr. Şinasi Özsoylu ve Prof. Dr. Yıldız Bayazıtoğlu gibi seçkin bilim insanlarımızın üyeliği bizleri onurlandırmıştır. Karpat Hoca, Osmanlı ve Türk tarihi alanındaki uluslararası düzeyde çığır açıcı çalışmalarıyla; Özsoylu Hoca, tıp alanındaki öncü çalışmalarıyla, Bayazıtoğlu Hoca da, bir Türk bilim kadını olarak uluslararası başarılarıyla üyeliği çoktan haketmişlerdir. Değerli hocalarımızın bu üyeliklerini, aslında hakedilmiş bir takdir ve hakkın gecikmeli de olsa, teslimi olarak değerlendiriyorum” 

TÜBA’ya yeni seçilen üyeler de konuyla ilgili duygu ve düşüncelerini ifade ettiler.

Prof. Dr. Kemal Karpat: “TÜBA Şeref Üyesi olmak benim için büyük bir onur”
“Türkiye daha çok gelişecek çünkü tarihi, kültürel ve sosyolojik olarak önemli bir güç. Dış modellere hayran kalarak kendimizi ihmal etmeyelim ve kendimize saygımızı yitirmeyelim. Türkiye için elimizden geleni yapmaya çalıştık. Türkiye’ye ve Türk milletine hep güvendim. Türkiye ile ilgili bir kısımım yanlışları düzeltmek için de hep ve çok çalıştık. TÜBA’nın verdiği destek için çok teşekkür ediyorum” diyen dünya tarih ve sosyal bilim camiasının en yetkin isimlerinden Prof. Dr. Kemal Karpat TÜBA’ya üyeliğine seçilmesi konusunda şunları söyledi:

“TÜBA Şeref Üyesi olmak benim için büyük bir onur. Bu şerefe layık olmak vazifemdir. Hayatım boyunca sayısız güçlükler karşısında mensup olduğum aziz milletimin tarihini, kültürünü ve insanını herkesin kabul edebileceği ölçüler içinde tanıtmaya çalıştım. Bazı insanlar çarpıcı sözler ve gazete manşetleri ile memleketi değil kendilerini tanıtma, meşhur olma yollarını arayabilirler. Belki de geçici olarak başarı sağlayabilirler. Ben ise temel konuları ele alarak yıllarca emek sonunda herkesin kabul edebileceği kalıcı sonuçlar elde etmeye çalıştım. Görüşlerime karşı çıkanların birçoğu sonunda haklı olduğumu kabul ettiler. Benim görüşüme göre milli tarihin, kültürün, toplum kimliğinin hatta değerlerin kendine mahsus özellikleri olduğu kadar evrensel, diğer insanlarla paylaştığı yanları da vardır. Aynı zamanda, bu özellikler devamlılık gösterir ama çeşitli siyasi, sosyal ekonomik etkenler gücü ile devamlı değişiyor. Bu gerçeklerin Osmanlı döneminde ve Cumhuriyet Türkiye’sinde nasıl şekillendiğini çeşitli çalışmalarımda göstermeye gayret ettim. Tarihi kökenlerini yok sayan ve kestirme yollardan giderek tez elden toplumlarını baştan aşağı yenileştirmek isteyen siyasi idareler başarı sağlayamazlar; aynı şekilde devlet gücü ile eskiyi canlandırmak isteyen vizyonsuz yani ileriye bakmayan idareler de sonunda topluma zarar verebilirler.

“Türkiye’de yetişen yeni kuşaklar iş alanlarından eğitime kadar kalite bakımından çok yukarıdalar”
Benim çalışmalarımda Türkiye’de demokrasi araştırmalarının yeri çok büyük. Demokrasi yalnız seçimden, devleti idare edecek olanları seçmekten ibaret değildir. Demokrasi insanların eşitliğini esas gören her çeşit dini, kültürel, siyasi vesayetleri asla kabul etmeyen bir inanç ve yaşam sistemidir. Demokrasi sayesinde vesayetlerin kalkması ile Türk insanı gerçek kimliğini, özünü bulmuş ve yarım yüzyıldan az bir zamanda başka ülkelerin iki yüzyılda ulaşamadığı yüksek bir gelişme seviyesine ulaşmıştır. Bu ancak bir başlangıçtır, yeter ki demokrasi daha da kökleşsin. Ben bir köyde doğdum, orada büyüdüm ama daha başlangıçta başkalarının Türk’ü hor görmelerine, kötü göstermelerine karşı geldim ve batıda, batının ilmi ölçüleri içinde haktan, insanlıktan yana kalarak kendimi kabul ettirdim. Eminim ki bunu Türkiye sınırları içinde yaşayan herkes yapabilir ve yapmalıdır. Türkiye’de yetişen yeni kuşaklar iş alanlarından eğitime kadar kalite bakımından çok yukarıdalar.

Halen ABD de Wisconsin Üniversitesi’nde uluslararası okuyucuları olan Türk Araştırmaları Dergisi’nin editörüyüm. Genç araştırmacıların çalışmalarını yayınlamaya gayret ediyorum. Aynı zamanda Türk Araştırmaları Merkezi’nin yöneticisiyim. Fırsat buldukça kütüphanemi bağışladığım İstanbul Şehir Üniversitesi’nde ders veriyorum. Benim kurduğum ve dünyaca tanınan Türk Tarihi Kürsüsü’nü ayakta tutmak için çabalıyorum. Tüm bu faaliyetleri yaşımın ilerlemesine rağmen kendi şahsi mali imkanlarımla yürütmeye çalışıyorum, caymıyorum. Tüm bu faaliyetlerin ne kadar daha devam edeceğini bilmiyorum, ama şüphesiz TÜBA’nın Şeref Üyeliğiyle beni şereflendirmesi bana yeni bir güç verdi. Teşekkür ederim.”

Prof. Dr. Şinasi Ersoylu: “Beşikten mezara kadar’ gayret etmek için hazırım”
Tıp – pediatrik hematoloji alanında bilime üst düzeyde katkılarda bulunmuş, Türkiye’de ve dünyada biliminin gelişiminde öncü rol üstlenmiş bir akademisyen olan Hacettepe Üniversitesi Emekli Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şinasi Özsoylu ise; “TÜBA Şeref Üyeliğine kabul edilmemin memnuniyetiyle ülkemizin en üst düzey akademisyenlerinin bulunduğu bu kuruma başta başkan olmak üzere bütün “fellow”larına (üyelerine) teşekkür, sevgi ve saygılarımı sunarım” dedi.

Rahmetli Prof. Dr. Oğuz Kayaalp’in 2002 yılında kendisini TÜBA üyeliğine aday göstermesinden aldığı olumsuz cevabı bildirirken yaşadığı üzüntüyü hatırladığını belirten Özsoylu, şunları ifade etti:

“İnternasyonal kurumlardan gördüğüm ilgiye [International Pediatric Association’un interdisiplineri hematoloji eksperti (1976-1993), European Pediatric Hematology/Immunology Başkanlığı (1989-1993), American Pediatric Society Şeref Üyeliği (1992- ), American Pediatric ‘Fellow’luğu (1995- ), Islamic World Academy of Sciences ‘Fellow’luğu (1989- ) vs] müracaat etmeden seçilmeme karşın ülkemiz akademik hayatında değerlendirilmeye alınmamaktan dolayı huzurlu değildim. Bu yıl Prof. Dr. Ahmet Rumeli Bey’in teşviki ile müracaatımın değerlendirilmeye alınmış olmasından yukarıda belirttiğim gibi memnuniyet duymaktayım. Bu hususta yardımları geçen herkese teşekkür ederim.
87 yaşında iken TÜBA Şeref Üyeliğine kabul edilmemi Mimar Sinan’ın 92 yaşında (bir rivayete göre) Selimiye Camisi’ni tamamlamasına benzeterek “Hayatta hiçbir şeyin gecikmiş olmadığını” bir kere daha hatırladım. Yaşımdan dolayı rahat yürüyemiyor ve nefes almakta zorlanıyorsam da inancım gereği “Beşikten mezara kadar” gayret etmek için hazır olduğumu bildirmek isterim”.

Prof. Dr. Yıldız Bayazıtoğlu: “Profesyonel hayatımın en gurur verici unvanı”
Ulusal ve uluslararası alanda sayısız başarıya imza atan, Michigan Üniversitesi Makina Mühendisliği’nde doktora derecesi alan ilk kadın ismi ve aynı zamanda Rice Üniversitesi’nin ilk kadın mühendis doçenti ve profesörü de olan Prof. Dr. Yıldız Bayazıtoğlu, kadınların problemlere farklı açılardan yaklaştığını söyledi ve şöyle devam etti “Kadınlar dünyaya ve memleketimize ayrı bir ses tonu, farklı bir görüş getirir ve insan gücünü çoğaltır. Bu farklılıklar yeni buluşlar ile neticelenip mühendisliğin ve bilimin insanlığa olan katkısını artırır. Türkiye’deki kız talebelerin mühendislik ve bilim dalında tahsillerinin devamına teşvik etmeye yönelik yeni yöntemler geliştirmek; mühendis, akademisyen ve araştırmacı olarak çalışan ve çalışmak isteyen kadınlarımızı desteklemek ve yükseltmek için bizim daha fazla çaba sarf edebileceğimizi düşünüyorum. Bu konuda şu anda başka ülkelerde düzenlenmiş çalışmaları ve çabaları alıp, üzerinde çalışıp, Türk kültürüne uygun bir şekilde adapte edilmiş şeklini uygulamamız bizi bu konuda uzun vadeli bir başarıya ulaştırır. Gelişmekte olan ekonomimiz, daha hızlı ve sıhhatli gelişir.

TÜBA Şeref Üyesi Prof. Dr. Namık Kemal Aras’ın başkanlığında, 2014 yılında, Ege Üniversitesi’nde Asya Bilim Akademileri Cemiyetleri Birliği (AASSA- Asia Science Academies and Communities Association) ve TÜBA, “Women in Science and Technology” adlı bir konferans düzenledi. 19 Asya ülkesinden gelen bilim insanı, kendi ülkelerinde kadınların bilim ve teknoloji sahasındaki çalışmalarını ve yerlerini tartıştılar. Böyle güzel bir toplantı beni sonsuz heyecanlandırdı ve hayalimde olan mühendislik sınıflarının yarısının kadın olabileceği ümidimin gerçekleşebileceğine inandım.”

Erkek veya kadın genç bilim insanlarına başarılı sonuçlara ulaşmak için kendilerine güvenmelerini öneren Prof. Dr. Bayazıtoğlu “İmkansız görünen sonuçlara, hayal ettikleri pozisyonlara ancak kendilerine güvenmekle ve hedeflerinden katiyen vaz geçmeyen ciddi çalışmalarla ulaşabilirler. Onlara yurt içindeki ve yurt dışındaki diğer bilim insanları ile temas kurmaya çalışmalarını, kuvvetli araştırma guruplarına girmeye çalışmalarını ve verilen tavsiyeleri göz önüne alarak kendilerine en uygun olan konuları seçmelerini tavsiye ederim.

TÜBA’ya Şeref Üyesi olarak seçilmeme çok sevindim. Bu şerefi profesyonel hayatımın en gurur verici unvanı olarak görüyorum. Beni bu değerli guruba seçtikleri için, TÜBA Başkanı Prof. Dr. Ahmet Cevat Acar’a ve diğer katkıda bulunan TÜBA üyelerine teşekkürlerimi ve minnettarlığımı iletmek isterim” dedi.

Prof. Dr. Kemal Karpat kimdir?
Prof. Dr. Kemal Haşim Karpat 1924 yılında (Babadağ, Dobruca) Romanya’da doğdu. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezunu oldu. Washington ve Rewington Üniversitelerinde siyasal ve sosyal bilimler üzerine yüksel lisans ve doktora yaptı. Romanya'da tarih ihtisasının ardından Amerikan tarihi, Rus tarihi, Ortadoğu tarihi ve Osmanlı tarihi konularında çeşitli kurslara katıldı. Akademik çalışmalarına 1950 yılında New York ve Washington Üniversitelerinde başladı. Birleşmiş Milletler Ekonomik ve Sosyal Konseyi’ndeki görevinin ardından sırasıyla Montana Devlet Üniversitesi, New York Üniversitesi, Princeton Üniversitesi, Robert Kolej, Bilkent Üniversitesi, ODTÜ İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, AÜ Siyasal Bilgiler Fakültesi, Harvard Üniversitesi, John Hopkins Üniversitesi, Colombia Üniversitesi ve Ecole des Hautes Etudes en Science Sociales gibi eğitim kurumlarında öğretim üyeliği ve yöneticilik faaliyetlerinde bulundu.

Prof. Dr. Karpat’ın bilim alemine çığır açıcı katkılarından bazıları; geç dönem Osmanlı İmparatorluğu’nda nüfus ve nüfus hareketleri, sivil toplum kuruluşları, ve Müslim tüccarlar, geç Osmanlı ve Cumhuriyet döneminde “Siyasal İslam” ve aidiyet meseleleri ve bunlara ilaveten genel Orta Doğu, Balkanlar ve Orta Asya çalışmaları olarak sıralanabilir. Bu alanlarda Profesör Karpat, hem özgün argüman oluşturmuş, hem de bunları nispeten ilk ortaya koyanlardan biri olmuştur.

Prof. Dr. Kemal Karpat’ın 300’den fazla makalesi ve 27 adet kitap veya kitap bölümü yayınlandı. Uluslararası düzeyde büyük ilgi gören ve Wisconsin Üniversitesi tarafından basılan ‘Osmanlı Nüfusu’ (Ottoman Population) başlıklı kitabını yazdı. Çok sayıda ulusal ve uluslararası kongre ve toplantıya davet edildi, bu kurulların düzenleme ve danışma kurullarında yer aldı. 

Prof. Karpat’ın şahsi araştırma ve yayın yapmanın ötesinde bahsi geçen alanlarda çalışmaların yapılmasına hem kurumsal düzeyde hem de öğrenci yetiştirerek büyük katkıda bulundu. Middle East Studies Association ve Turkish Studies Association’ın başkanlıklarını ve Orta Asya Cemiyeti'nin (ACAS) kuruculuğunu yaptı ve ilaveten bu alanların yerleşik dergilerinde editörlüklerde bulundu. 

Tarih Kurumu Şeref Üyesi olan Prof. Dr. Kemal Karpat, Ovidius University ve Chuwashia National University’den fahri doktora, University of Wisconsin Üniversitesi’nden Hilldale Ödülü, TÜBA Seçkin Türk Bilimci Ödülü, IRCICA Ödülü, Türk Tarih Kurumu Avrupa Tarih Ödülü, Romanya Medal of Independence, Bucharest University Dimitri Cantemir Medal for Scholarly Excellence, TBMM 2009 yılı Onur Ödülü aldı. 
Wisconsin Üniversitesi Tarih Bölümü’nden emekli olan Prof.Dr.Karpat; halen ABD’de sürdürdüğü çalışmaları yanında İstanbul Şehir Üniversitesi Tarih Bölümünde Tarih Profesörü olarak çalışmaktadır.

Prof. Dr. Şinasi Özsoylu kimdir?

Prof. Dr. Şinasi Özsoylu, 1927 yılında Erzurum’da doğdu. İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi’nden mezun oldu.

Ankara Üniversitesi Hacettepe Çocuk Hastanesinde başladığı akademik hayatını, Washington University Medical School, St. Louis ve Harvard University School of Medicine, Boston’da sürdürdü. 1963’te Türkiye’ye dönerek Hacettepe Tıp Fakültesi’nde çalışmaya başladı, 1964’te doçent, 1969’da profesör oldu. ABD’de John Hopkins ve Maryland Üniversitelerinde de çalıştı. Daha sonra emekliliğine kadar Hacettepe Tıp Fakültesinde çalıştı.

Prof. Dr. Şinasi Özsoylu, başta pediatrik hematoloji olmak üzere klinik bilimler alanında tıbbın gelişimine çok değerli katkılar yaptı. Nature, New England Journal of Medicine, Lancet, Blood, Journal of Pediatrics ve American Journal of Human Genetics gibi en yüksek düzeyde etki faktörlerine sahip dergilerde yayınlar yaptı. Bunlar arasında ‘kortikosteroidlerin koagülasyon’ üzerine etkisinin gösterildiği 1962 tarihli ‘Nature’ (İlk yazar) yayını büyük önem taşıyor. Pediatrik hematoloji alanının kurucusu olarak kabul edilen J.K. Diamond aynı makalenin yazarları arasında. Mentörü Prof. Diamond ile birlikte pediatrik hematoloji alanının kuruluşunu gerçekleştirdi. Örnek bir bilimsel üretkenlik ile pediatrik hematoloji alanına katkılarını ülkemizde de devam ettirdi, aplastik anemi, Diamond-Blackfan anemisi, miyelofibrozis, idiyopatik trombositopenik purpura, Kasabach sendromu, TTP hastalıklarının megadoz metilprednizolon ile tedavisini geliştirdi. 

Son 50 yılın genel bir değerlendirmesinde Prof. Lewis K. Diamond, Prof. Frank A. Oski, Prof. Antonio Cao ve Prof. Bob Christensen ile birlikte pediatrik hematoloji alanının en önde gelen araştırmacılarından biri olarak kabul ediliyor.

Prof. Dr. Şinasi Özsoylu bilime olan katkılarından dolayı 1979 Doğramacı Ödülü, 1989 M. Parlar Bilim Ödülü, 1991 Hacettepe Üniversitesi Bilim Üstün Başarı Ödülü, 2004 Fatih Üniversitesi Ödülü gibi pek çok ödül aldı. 

Prof. Dr. Yıldız Bayazıtoğlu kimdir?

Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Makine Mühendisliği Bölümü’nden 1967 yılında mezun olan Prof. Dr. Bayazıtoğlu, master ve doktorasını Michigan Üniversitesi’nde tamamladı. Bir süre ODTÜ’de öğretim üyeliği yapan Bayazıtoğlu, kariyerini Amerika Birleşik Devletleri’nde sürdürdü. 

1996 yılında Rice Üniversitesi’nin Makina Mühendisliği’nde H. S. Cameron Kürsü Profesörü ‘Endowed Chair Proffessor’ unvanını ve 2013 yılında da ‘Malzeme ve Nanoteknoloji Profesörü’ unvanını aldı. 2012 yılında her sene dünyada en fazla beş bilim insanına hayat boyu başarılarının değerlendirilmesinin ardından verilen Amerikan Makina Mühendisleri Birliği (ASME-American Society of Mechanical Engineers) Şeref Üyeliği (ASME Honorary Member) ödülüne sahip oldu. Aynı yıl Kadın Mühendisleri Birliği (SWE: Society of Women Engineers) tarafından, mühendislik ve bilime yapmış olduğu katkılarından dolayı “her yönden mükemmel araştırmacı” olduğunu destekleyen, Amerika’da senede sadece bir mühendis kadın araştırmacıya verilen SWE’nin “Achievement Award” ödülü kazandı. 

Prof. Dr. Yıldız Bayazıtoğlu, alanında teorik, deneysel ve sayısal çalışmalar gerçekleştirdi. Radyasyon, konveksiyon ısı transferi, malzemelerin termofiziksel özelikleri, ışınım ve taşınımla ısı geçişi, faz değişikliği olan sistemlerde ısı geçişi, mikro ve nano ölçekli ısı geçişi, insan vücudunun ısı analizi ve nano zerreciklerle kanser tedavisindeki ısı transferi problemleri konularında çalıştı. 

Halen Amerika’da Rice Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü’nde çalışan Prof. Dr. Yıldız Bayazıtoğlu, 2003 yılından bu yana tanınmış bir bilim dergisi olan International Journal of Thermal Sciences’ın Amerika memleketleri baş editörlüğünü sürdürüyor.

Prof. Dr. Yıldız Bayazıtoğlu, evli ve üç çocuk, altı torun sahibidir.