TÜBA-Mikrobiyota ve İnsan Sağlığı Sempozyumu Gerçekleştirildi

TÜBA-Mikrobiyota ve İnsan Sağlığı Sempozyumu Gerçekleştirildi

TÜBA-Gıda Beslenme Grubu’nun düzenlediği ve 10 Nisan Pazartesi günü “TÜBA-Mikrobiyota ve İnsan Sağlığı Sempozyumu” The Green Park Hotel Ankara’da gerçekleştirildi. Sempozyum; TÜBA Başkanı Prof. Dr. Ahmet Cevat Acar, Akademi Konsey Üyesi ve Türkiye Sağlık Enstitüleri (TÜSEB) Başkanı Prof. Dr. Fahrettin Keleştemur, Akademi Asli Üyesi ve TÜBA-Gıda Beslenme Çalışma Grubu Yürütücüsü Prof. Dr. Kazım Şahin’in açılış konuşmalarıyla başladı.

Mikrobiyotanın önemli ve gelişen bir alan olması üzerine Gıda ve Beslenme Çalışma Grubu’nun toplantıyı yapmayı uygun gördüğünü dile getiren Prof. Acar, Türkiye’nin sağlık konusunda ve sağlık hizmet sunumunda çok ciddi atılımlar gerçekleştirdiğini söyledi “Şu anda özellikle sosyal güvenlik sistemimizin sağlık boyutuna baktığımızda Türkiye’nin durumu oldukça iyi bir noktada. Yine özellikle sağlıkla ilgili bilimsel araştırmalara bakıldığında potansiyelimiz ve performansımız arasında bir açıklığın olduğunu söyleyebiliriz.”

TÜSEB’in çok daha fazla desteklenmesi ve daha aktif hale getirilmesi gerektiğini ve bu konuda kamu yönetimine önemli bir sorumluluk düştüğünü belirten Prof. Acar, devlet üniversitelerindeki tıp fakültelerinin araştırma ve uygulama merkezlerinin durumunun ise son dönemde sıkça gündeme gelen konulardan bir tanesi olduğunu vurguladı ve “Türkiye’deki tüm hastanelerin tek çatı altında toplanması ve Sağlık Bakanlığı’na bağlanması önerisi zaman zaman gündeme gelmektedir. Türkiye’de sağlık hizmetlerinin ifası bakımından, vakıf üniversitelerimizin de çok değerli çalışmalarının olduğunu sağlık mahiyeti gereği ve sosyal devlet olmanın da bir sonucu olarak devlet üniversitesi tıp fakülteleri ve hastanelerinin özel bir öneme sahip olduğunu ve bu kurumların özelliklerinin korunarak geliştirilmesi gerektiğini ifade etmek isterim. Üniversite hastanelerinin üst düzey araştırmaya dayalı sağlık hizmeti sunumu ve sağlık bilgisi üretimi bakımından özel öneminin göz önünde bulundurularak desteklenmesi gerekiyor.” dedi.

TÜBA toplantılarına konuyla ilgili tüm paydaşların davet edildiğini söyleyen Prof. Dr. Ahmet Cevat Acar, farklı alanlardan farklı görüşlerin ortaya çıkması veya bu görüşlerin aynı ortamda ifade edilmesi daha etkili sonuçlar ortaya koyuyor dedi ve TÜBA’nın çalışmalarının Türkiye’nin topyekün kalkınmasına bilim yoluyla katkı sağlamak amacıyla ilgili bütün paydaşları sürece dahil etmeye çalışarak devam edeceğini belirtti.

“Mikrobiyota önümüzdeki yıllarda bazı hastalıkların tanı ve tedavisinde önemli rol oynayacak”
Son birkaç yıldır mikrobiyotanın son yıllarda ilgi odağı olduğunu ve önemli yayınlarda ciddi araştırmalar yayınlanmaya başlandığını ifade eden Prof. Dr. Fahrettin Keleştemur konu hakkındaki sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Mikrobiyota önümüzdeki yıllarda bazı hastalıkların tanı ve tedavisinde önemli rol oynayacak. Yeni hastalık belirteçlerinin belirlenmesinde bize çok yardımcı olacak ve belki bu noktada teknolojinin gelişmesine de katkıda bulunacak. TÜSEB olarak konu bizi de yakından ilgilendiriyor çünkü bu yıl çok büyük bir ihtimalle Türkiye GENOM Projesi’ni başlatacağız. Bizim GENOM profilimiz henüz mevcut değil. Sağlık sistemleri önümüzdeki birkaç yıl içinde dünyada çok büyük bir değişikliğe uğrayacak. Amerika’nın ardından Uzak Doğu ve Avrupa ülkeleri de kendi ulusal GENOM’larını başlatmış bulunuyorlar, bazı ülkeler ise çalışmalarını tamamladılar ve bu çalışmalar kısmen sağlık sistemlerine adapte edildi. Bizim de bu konuyla ilgili bir yıldır süren hazırlıklarımız son aşamaya geldi. Yakın bir zamanda Türkiye GENOM Projesi’ni birkaç merkezde, ardından da Türkiye genelinde 10-15 merkezde -büyük oranda üniversite merkezlerinde- başlatacağız. Bu arada mikrobiyotanın güncel hale gelmesi dikkatimizi mikrobiyom üzerine çevirdi dolayısıyla en azından birkaç merkezde GENOM Projesi ile birlikte Mikrobiyom Projesi’ni de başlatacağız. İlerleyen yıllarda bu iki sistem arasındaki ilişkileri takip edebilmek açısından bize önemli avantaj sağlayacağını düşünüyorum. Çünkü bu materyallerin saklanması ve materyal sahiplerinin uzun süre takip edilmeleri, ileride ortaya çıkacak hastalıklarla ilgili olarak mikrobiyota ve GENOM arasındaki ilişkilerin açığa çıkarılması bakımından önem arz edecektir.” dedi.

“Beslenme mikrobiyotayı değiştiriyor, hatta genleri de etkiliyor”
Doğduğumuz andan itibaren insan vücudunda çok sayıda mikroorganizma bulunduğunun altını çizen Prof. Dr. Kazım Şahin, insan vücudunda yaşayan ve insan hücresi olmayan, bedeni paylaşan kommensal, simbiyotik ve patojenik mikroorganizmaların oluşturduğu ekolojik topluluğa mikrobiyota adı verildiğini söyledi ve bu çevrede yaşayan mikroorganizmaların toplam genomu ise “Mikrobiyom” olarak tanımlanır dedi.

Prof. Şahin sözlerine şu şekilde devam etti: “Mikrobiyota gelişiminde, beslenme, fizyolojik ve hastalık durumu, çevresel ve kültürel faktörler, antibiyotik kullanımı, hijyen koşulları gibi bir takım faktörler rol oynamaktadır. Vücudumuzda yaklaşık 100 trilyon hücre bulunmakta, yararlı bakteri sayısı da bunun 10 kat fazlasını oluşturmaktadır. Vücudun deri, ağız, bağırsaklar gibi çeşitli bölgelerinde yerleşmiş bu bakterilere o bölgenin “florası”, yeni adıyla “mikrobiyota”sı denilmektedir. Bağırsaktaki mikrobiyota ise iki kilo ağırlığında ve hem işlevi hem de ağırlığı nedeniyle artık bir organ hatta ikinci beyin olarak kabul edilmektedir. Klinik ve deneysel çalışmalar beyin ile bağırsak arasında güçlü bir bağlantı olduğunu ortaya koymaktadır. Bu çalışmalarda, mikrobiyotadaki değişikliklerin vücutta metabolizmayı, bağışıklığı ve hormon sistemini etkileyebileceği bunun da başta kanser, obezite, bağırsak hastalıkları, karaciğer yağlanması, depresyon, panik atak, kaygı bozuklukları, Parkinson, Alzheimer gibi birçok hastalıklara yol açabileceği belirtilmektedir. Ayrıca yapılan çalışmalarda beslenmenin mikrobiyotayı değiştirdiği, hatta genlerimizi etkilediği de belirtilmektedir. Bunun yanı sıra obezitede artık kalori hesaplamalarının çok reel olmadığı, bağırsak mikrobiyotasının kilo değişikliklerinde önemli olduğu gerçeği ifade edilmektedir. Bu nedenle kilo kontrolünde “Mikrobiyota esaslı diyetler” yani kişiye özel diyetlerin hazırlanmasının da yararlı olacağı bildirilmektedir. Sağlıklı beslenme ve yaşam kalitesi ile ilgili toplumuzun bilinçlendirilmesi konusunda üniversitelerimize önemli görevler düşmektedir. Ayrıca, bu anlamda uzman görüşlerinin medyada yer bulması en çok arzu ettiğimiz konudur. Aksi takdirde bilinçsizce ve konunun uzmanı olmayan kişilerce toplumda başta kanser olmak üzere hastalık fobisinin oluşturulduğunu gözlemlemekteyiz.”

Sempozyumda 300 katılımcı yer aldı, beş oturum gerçekleştirildi
Açılış konuşmalarının ardından sempozyumun ilk oturumunun başkanlığı TÜBA Konsey Üyesi ve TÜSEB Başkanı Prof. Dr. Fahrettin Keleştemur ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’ndan Prof. Dr. İrfan Erol tarafından yerine getirildi. Oturumda TÜBA-Gıda Beslenme Çalışma Grubu Üyesi Prof. Dr. Tarkan Karakan “Bağırsak Mikrobiyotası: Genel Konseptler, Tanımlar ve Analiz Yöntemleri”, Prof. Dr. Ener Çağrı “Dinleyici Anne Sütü ve Hayatın Erken Döneminde Mikrobiyotanın Şekillenmesi” sunumları ile yer aldı.

İkinci oturumun başkanlığını Prof. Kazım Şahin ve Prof. Dr. Muazzez Garipağaoğlu yaparken, Doç. Dr. Zehra Büyüktuncer Demirel “Beslenme ve Mikrobiyota”, Prof. Dr. Fatih Gültekin “Gıda Katkı Maddeleri ve Mikrobiyota”, Prof. Dr. Bülent Saka ise “Yaşlanma, Uzun Yaşam ve Mikrobiyota” hakkında konuştular.

Prof. Dr. Murat Faik Erdoğan, Prof. Dr. Ali Adnan Hayaloğlu ise üçüncü oturuma başkanlık yaptı ve Prof. Dr. H. Tanju Besler “Adipoz Doku, Obezite ve Mikrobiyota İlişkisi”, “Diabetes Mellitus ve Mikrobiyota” hakkında ise Prof. Dr. Okan Bülent Yıldız konuştu.

Prof. Dr. Ali Aydın, Prof. Dr. Hasan Yetim’in başkanlığını yürüttüğü dördüncü oturumda, Prof. Dr. Nurdan Tözün “Kanser ve Mikrobiyota” ve Prof. Dr. Esin Şenol “Antibiyotikler ve Mikrobiyota” ilişkisi üzerine sunumlarını gerçekleştirdiler.

Son oturumun başkanlığı ise TÜBA Asli Üyesi Prof. Dr. Reşat Apak, Prof. Dr. Hasan Hüseyin Ata üstlenirken, Prof. Dr. Tarkan Karakan “Fekal Mikrobiyota Nakli”, Yrd. Doç. Dr. Aycan Gündoğdu “Bir Süper Organizma Olarak İnsan: Mikrobiyom ve Metagenom”, Doç. Dr. Süleyman Yıldırım “Bağırsak Beyin Ekseni” üzerine sunumlarını yaptılar.

Her oturumun ardından katılımcılar sorularını yöneltti ve aynı zamanda konu başlıklarına dair katkılarını da sundular.

Sempozyumun sonunda ayrıca; Prof. Dr. Kazım Şahin ve Prof. Dr. Tarkan Karakan tarafından genel bir değerlendirme sunumu yapıldı.