Bilişim Teknolojileri ve İletişim: Birey ve Toplum Güvenliği

Toplumsal Hareketlerin Sosyal Medya İle Dönüşümü

Başta İnternet olmak üzere, mobil teknolojilerdeki hızlı değişimler, toplumsal hareketleri de her yönüyle etkiledi ve dönüştürdü. Kendine has yeni bir kültürel ortama sahip olan Internet, beraberinde yeni toplumsal ilişki biçimlerini ve hatta yeni toplumsal kimlikleri ortaya çıkardı; birçok STK ve baskı grubu hiç olmadığı kadar aktif bir konuma geldi. İnsanlık, bu denli birbirine yaklaşan ‘kültürlerarası iletişim’ ortamını tarihsel süreçte belki de ilk kez bu denli yoğun bir şekilde tecrübe etmeye başladı. Sosyal medya alanları, kimsenin bigâne kalamayacağı gündem/ler/i belirleyen, ülke yönetimlerine müdahale eden, siyasi ve sivil kararları etkileyen en önemli güç halini aldı. Son yıllarda, giderek artış gösteren ve görünür hale gelen toplumsal hareketlerin neşet ettiği yerler, sosyal medya alanları ve mobil uygulamalardır. ‘Örgütlenme’, ‘kamuoyu oluşturma’, ‘iç haberleşme’, ‘enformasyon edinme’, ‘sempatizan bulma’, ‘baskı grupları oluşturma’, ‘etki sağlama’ gibi amaçların sağlanmasında yine sosyal medya alanları, yeni toplumsal hareketlerin en güçlü mecrasıdır. İnsanlar, bu alanlar sayesinde, artık sokağa çıkmadan da toplumsal hareketlerin katılımcısı haline gelirken; “durdukları yerden dijital eylemlerin destekçisi” oldular. Sosyal medyanın toplumsal olayların, toplum yararına kullanılmasına ve bir toplumun kaderini değiştirmesine belki de en güzel örnek, ülkemizde yaşanan 15 Temmuz Hain Darbe Girişimi idi. 15 Temmuz 2016’da FETÖ’nün organize ettiği hain darbe girişimi sırasında, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın vatandaşları sokaklara davet ettiği sosyal medya mesajı ‘darbeye karşı direniş’te çok önemli bir rol oynamıştı.

2013 yılında, İstanbul, Taksim Gezi parkında başlayan ve ülke geneline yayılan eylemlerin ana mecrası, yine sosyal medyalar olmuştu. Gezi Parkı eylemlerinin ilk günlerinde ortaya çıkan ‘özgürlükçü-demokratik’ söylemlerin, ilerleyen günlerde değişen katılımcı profilinin de etkisiyle daha ‘radikal’ söylemlere yöneldiği görüldü. Eylemciler sosyal medya üzerinden örgütlenirken, eylemlere bizzat katılmayanlar da eylemlerin birer parçası olmuştu.

Dünyanın önde gelen medya organlarında, demokrasiye en büyük tehdidin sosyal medyalar olduğu tartışılmaktadır. Gerekçe ise sosyal medyaların toplumsal hareketleri tetikleyen en büyük güç haline gelmesidir. Sosyal medya alanları, yeni toplumsal örgütlenme alanlarıdır; toplumsal hareketlerin de hem en görünür hem de e görünmez yönleri bu alanlarda inşa edilmektedir. Görünmez yönü ile sosyal medyadaki örgütlenmeler için başlıca sorunlar finansal desteklerinin bilinmezliği, yalan haberlerin çok hızlı bir şekilde sürece dahil olması, manipülasyonlara açık olunması, doğru haber-yalan haber ayırt edilemezliği ve anonim hesapların kontrol edilemezliğidir.

Prof. Dr. Edibe Sözen
DOI: 10.53478/TUBA.2020.007