Bilişim Teknolojileri ve İletişim: Birey ve Toplum Güvenliği

Teknolojinin Gölgesinde Can Çekişen Toplumsal Hareketler

Modern toplumsal hareketler 19. ve 20. yüzyıllarda ortaya çıktıkları coğrafyada alternatif bir yaşam ve gelecek vizyonu sunma işlevini üstlenmişlerdir. Başka bir ifade ile varlık sebebi olarak birey, toplum, hayvan, çevre gibi herhangi bir olgu etrafında yaşanılan sosyal, siyasal, ekonomik, psikolojik vb. sıkışmışlığa, yabancılaşmaya, çoraklaşmaya karşı alternatif bir paradigma ve politika ortaya koyma çabasında olmuşlardır. 20. Yüzyıl’da teknolojinin gelişmesi, özellikle kitle iletişim araçlarının birey ve toplum hayatında belirgin bir rol almaya başlaması, modern kurumların ve hayat pratiklerinin genel seyri ile buna paralel toplumsal hareketlerin varlık biçimlerini birbirine eklemlemiştir. Özetle toplumsal hareketlerin iletişim teknolojilerine büyük ölçüde atfettiği anlam, onları kullanma nedenleri ve pratikleri, varlık nedeni olan alan her ne ise, ona ilişkin tahayyülünü hayata geçirecek bir araç olarak konumlandırmasıydı. Fakat toplumsal hareketler açısından iletişim teknolojilerine atfedilen söz konusu bu olumlu anlam, zaman içerisinde değişmeye başlamış ve iddialarının aksine araç olmaktan, amaç olmaya ve var olmanın pratiğine dönüşmeye başlamıştır. Özellikle son çeyrek yüzyılda gelişen yeni iletişim teknolojileri sonrasında toplumsal hareketler sıklıkla gündeme gelmekle birlikte, esasen gündeme gelen ve daha çok konuşulan şey yeni iletişim teknolojilerinin kendisi olmaktadır. Yeni iletişim teknolojilerinin bireye, toplumsal hareketlere ve diğer pek çok kolektif yapıya söz söyleme hakkı vermesi, katılım, örgütlenme ve mobilizasyon gibi imkânlar sunması, dikkatleri söz konusu bu yeni teknolojinin kendisine çevirmektedir. Yeni iletişim teknolojilerine atfedilen bu yoğun anlam, toplumsal hareketlerin de önceliğini, düşünsel ve eylemsel önceliklerini dönüştürmeye başlamıştır. Bu anlamda toplumsal hareketlerin daha çok görünür olmak, daha çok içerik üretmek, interaktiviteyi artırmak gibi öncülleri oluşmaya başlamıştır. Bu arada olan şey ise; toplumsal hareketlerin varlık gayeleri, birey ve toplum tahayyülleri, yaşanabilir bir dünya tasarımları gibi temel parametrelerde önemli aşınmaların yaşanmasıdır.

Doç. Dr. Mehmet Emin Babacan
DOI: 10.53478/TUBA.2020.019