Küresel Salgının Anatomisi  İnsan ve Toplumun Geleceği

Küresel Salgın Sonrasında Sağlık Eğitiminin Dönüşümü

COVID-19 salgını dolayısıyla pek çok ülkede eğitime ara verildi. Alt yapısı bulunan ülkelerde ise uzaktan öğretime geçildi. Teorik eğitimler nispeten başarıyla sürdürülürken, uygulamalı eğitimlerle ilgili sorunlar tartışılmaya devam etmektedir. Tıp eğitimi başta olmak üzere hemen tüm sağlık programlarındaki uygulamalı eğitimler, klinik stajlar ve saha uygulamaları pek çok ülkede askıya alınmış durumdadır. Sadece ön lisans ve lisans eğitimi değil, lisansüstü eğitimler, uzmanlık eğitimi ve klinik araştırmalara devam eden doktora öğrencilerinin çalışmaları da salgın süreçlerinden etkilenmiştir. Özellikle sağlık personeli ihtiyacı olan ve mezuniyet sonrası uygulamalı yeterlik sınavları ve gözetimli çalışma evreleri zorunlu olan ülkelerde erken mezuniyet tartışılabilmektedir. Nitekim bu ülkelerdeki mezuniyet sonrası intörnlük, gözetimli çalışma evreleri veya bazı sağlık programlarında meslek icra edebilmek için yüksek lisans yapılması gibi zorunluluklar, ek eğitim ve deneyim imkânı sağlamaktadır. Ülkemizdeki gibi sağlık programları mezunlarının mezun olur olmaz herhangi bir ikincil koşul veya eğitim süreci olmaksızın sağlık hizmet sunumunda yer alabildiği ülkelerde ise konu daha farklı ele alınmak durumundadır. Tıp mezunlarımız doğrudan mecburi hizmet görevine başlamakta, hemşirelik, ebelik ve diş hekimliği mezunlarımız da doğrudan sağlık hizmet sunumunda yer alabilmektedir. Burada öncelikli husus, ilgili programın yeterliklerinin ve kazanımlarının göz ardı edilmemesi, diplomanın verdiği yetkilerin doğru değerlendirilmesi ve buna göre karar verilmesidir. Dolayısıyla COVID-19 salgını sürecinde ve sonrasında sağlık eğitiminde alınan tedbirleri ve kararları değerlendirirken, ilgili ülkenin eğitim şekli ve diploma sonrası süreçleri, yetkinlik ve kazanımlara yönelik ikincil mekanizmaların olup olmaması ve devlet sınavlarının varlığı gibi konular da göz önünde bulundurulmalıdır. Salgın sürecinde olduğu kadar, salgın sonrası dönem için de sağlık eğitimlerinin ve yetkinliklerin kazanılması noktasında telafi eğitimlerinin nasıl yapılacağı konusunda alternatifler geliştirilmesi gerekmektedir. Tanıda yapay zekâ kullanımının eğitimi, dijital eğitim, cerrahi pratiklerde sanal gerçeklik uygulamaları, dijital ortamda hasta görüşmeleri... Hâlihazırda devam eden süreçler, pek çok yeniliği ve açılımı ortaya çıkaracak ve belki de 10 yıl içerisinde geliştirilecek olan dijital eğitimin farklı olanaklarını, birkaç yıl içerisinde günlük eğitim hayatımıza kazandırmamıza olanak sağlayacaktır.

Prof. Dr. Zeliha Koçak Tufan
DOI: 10.53478/TUBA.2020.030