TÜBA-VII. Uygulamalı Bilim Eğitimi Kursu

TÜBA-VII. Uygulamalı Bilim Eğitimi Kursu

Sorgulamaya dayalı öğrenme ve temel bilim eğitiminin etkinleştirilmesine katkı sağlamak amacıyla düzenlenen ve 5 gün süren “TÜBA VII. Uygulamalı Bilim Eğitimi Kursu” 27-31 Ocak 2020 tarihleri arasında MEÜ’de gerçekleştirildi.

Kurs, TÜBA-Bilim Eğitimi Programı kapsamında Milli Eğitim Bakanlığı ile imzalanan iş birliği protokolü çerçevesinde temel bilimler öğretmenlerine yönelik olarak planlandı ve hayata geçirildi. Prof. Dr. Uğur Oral Konferans Salonu’nda başlayan Kurs’un açılışına, Mersin Valisi Ali İhsan Su, Milli Eğitim Bakan Yardımcısı ve TÜBA Bilim Eğitimi Programı Yürütücüsü Prof. Dr. Mustafa Safran, TÜBA Başkanı Prof. Dr. Muzaffer Şeker, Öğretmen Yetiştirme ve Geliştirme Genel Müdürü Doç. Dr. Adnan Boyacı, MEÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Çamsarı, akademisyenler ve öğretmenler katıldı.

240 öğretmen 53 akademisyenden teorik ve uygulamalı eğitim aldı.
Matematikte “En Sık Kullanılan Problem Çözme Stratejileri, Mantar Biyolojisi, Bağlam Temelli Fizik Öğretimi Uygulamaları, Tarih ve Değerler Eğitimi, Kimya Laboratuvar Uygulamaları Asit ve Baz Kavram” gibi başlıklar altında gerçekleştirilen Uygulamalı Bilim Eğitimi Kursu; öğretmenlerin öğretme sürecinde öğrenciyle fizik, kimya, matematik, coğrafya, biyoloji, fen bilgisi, tarih ve Türk dili edebiyatı alanlarında çok daha etkin bir iletişim kurma ve kanıta dayalı öğretim becerilerini geliştirmeleri hedefiyle 2015 yılından bu yana düzenleniyor.

Türkiye’nin dört bir tarafından MEB tarafından seçilen 240 öğretmenin katıldığı Kurs’ta; TÜBA Bilim Eğitimi Çalışma Grubu Üyeleri, TÜBA Üyeleri ve Üstün Başarılı Genç Bilim İnsanı Programı (GEBİP) ödül sahiplerinin de yer aldığı alanında uzman 53 akademisyen, seçilen öğretmen gruplarına teorik ve uygulamalı eğitim verdi.

TÜBA Başkanı Prof. Dr. Muzaffer Şeker: “Milli Eğitim Bakanlığı ile koordineli yürütülen bu projenin uzun soluklu, daha nitelikli, daha kapsamlı olarak devamını diliyoruz.”
Sekiz farklı branşta eğitimlerin gerçekleşeceği Kurs’a ev sahipliği yapan MEÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Çamsarı’ya ve eğitimi gerçekleştirecek öğretim elemanlarına teşekkür ederek konuşmasına başlayan TÜBA Başkanı Prof. Dr. Muzaffer Şeker, TÜBA’nın Milli Eğitim Bakanlığı ile uyumlu olarak çalışan, toplumun içinde az görülen ama bilim insanlarının yakından takip ettiği ve seçkin bilim insanlarının yer aldığı, ülkemizin bilim diplomasisinde önemli bir görev yürüten kurum olduğunun altını çizdi.

Programın öncelikli hedefinin; çağın gerektirdiği yeni yöntemleri kullanarak eğitim kalitesini artırmak olduğunu ifade eden Prof. Dr. Şeker, “Milli Eğitim Bakanlığı ile koordineli yürütülen bu projenin uzun soluklu, daha nitelikli, daha kapsamlı olarak devamını diliyoruz.” dedi.

Milli Eğitim Bakan Yardımcısı Mustafa Safran: “Eğitimci kişiliğimizden kaynaklı olarak üzerimizde başkalarının duyduğu sorumluluğun en az 10 katını taşıyoruz ve vicdanen de topluma, ailelerimize, sizlere sorumlu olduğumuzun inancındayız.”
Milli Eğitim Bakan Yardımcısı Mustafa Safran, kendisinin öğretmen kökenli olduğunu belirterek "Öğretmen neyse, ülkedeki eğitim O’dur. Türkiye'de eğitimin belli bir noktaya geleceğine inanıyoruz. En kısa sürede Öğretmenlik Meslek Kanunu çıkacak." dedi.

Yaklaşık 17 aydır görevde olduklarını belirten Safran "Biz siyasetten gelen insanlar değiliz. Cumhurbaşkanı bizi özgeçmişlerimizden getirdi. Zaman zaman “Eğitimin hiç bakanlığa gelmediği”ne ilişkin bir eleştiri vardı, Cumhurbaşkanı da "İşte size eğitimciler" dedi. Dolayısıyla burada ciddi anlamda sorumluluk hisseden bir ekip oluştu. Eğitimci kişiliğimizden kaynaklı olarak üzerimizde başkalarının duyduğu sorumluluğun en az 10 katını taşıyoruz ve vicdanen de topluma, ailelerimize, sizlere sorumlu olduğumuzun çok iyi biliyoruz. Burada eğitimcilerle ülkemizi belirli bir noktaya getirme mücadelesi içerisindeyiz. Ancak bu, hırsla, hevesle ve öğretmenlere güvenerek olacaktır." diye konuştu.

“Öğretmen neyse, ülkedeki eğitim O’dur.”
Kendilerinin öğretmen kökenli olduğunun altını çizen Safran "Ben ilkokul öğretmenliğinden gelerek akademisyen olmuş, 35 yıl öğretmen yetiştiren bir fakültede öğretim üyeliği yapmış biriyim. Öğretmen neyse, ülkedeki eğitim O’dur. Onun için 2023 vizyonunda yani bizim yol haritamızda merkeze hep öğretmeni aldık. Öğretmeni nasıl daha becerili kılabiliriz, öğretmen arkadaşlarımızı daha nasıl iyi yetiştirebiliriz derdindeyiz. Bugün 2030'lu, 2040'lı yıllarda sisteme girecek çocukları yetiştireceğiz. Dolayısıyla o dönemde "Bizi nasıl yetiştirdiniz?" sorusuyla karşılaşmamak için bugünden çocuklarımızı hazırlamak gerekiyor. Biz bir öğretmene dokunursak, o öğretmenin dokunacağı kitlenin yüzlerce, binlerce olacağına inanıyoruz. Bu anlamda TÜBA Üyesi olduğumda önüne gelen ilk projelerden biri buydu. Allah'a şükür bunu yedi defa gerçekleştirdik. Burada hedefimiz şuydu. Öğretmenlerimiz yeni yöntemlere, yeni bilgilere, yeni öğretim yöntemlerine nasıl ulaşır, çocuklarımıza tüm bunları nasıl ulaştırabiliriz? sorusunun en iyi cevabını vermeye çalışıyoruz. Bu projenin asıl amacı tamamen uygulamaya yönelik olmasıdır." şeklinde konuştu.

“Gönüllülük esasıyla gelinen bu programlardan öğretmenlerimizin çok daha verimli, çok daha yeterli döndüklerine inanıyoruz.”
Uygulamalı Bilim Eğitimi Kursu’nun yürüttükleri en iyi projelerden biri olduğuna vurgu yapan Safran, "Genellikle özel olarak fen liselerinden veya sosyal bilimler liselerinden ya da gerçekten gönüllülük esasına göre bu projeye devam etmek isteyen öğretmenlerimizi Kurs’a çağırıyoruz. Dolayısıyla gönüllülük esasıyla gelinen bu programlarda öğretmenlerimizin çok daha verimli, çok daha yeterli döndüklerine inanıyoruz. Bu bilgileri öğretmen arkadaşlarımızın öğrencilerle paylaşmasından yanayız. Milli Eğitim Bakanlığı veya Türk eğitim sistemi, bakanlıktan verilen emirlerle, bakanlıktan yönetilerek kurtulmaz. Oralara Einstein da dizseniz, her genel müdür filozof da olsa bu işin çıkarı yok. Burada gerçek anlamda bir hamle istiyorsak öğretmenden başlayan, yukarıyla bütünleşen ve hep birlikte oluşturulan bir sinerji ile başarılı olacağımıza inanıyoruz. Bu anlamda her konuşmamızda, her ziyaretimizde her faaliyetimizde öğretmenlere ulaşmak, öğretmenlerle konuşmak, öğretmen arkadaşlarla birlikte olmak, dertlerimizle dertlenmek, sevinçlerimizi paylaşmayı hep ön planda tuttuk." ifadelerini kullandı.

"Öğretmenlik Meslek Kanunu en kısa sürede çıkacak."
Birlikte hareket edildiğinde başarı gelecektir diyen Safran "İnanın birkaç yıl içerisinde belki biz oluruz, olmayız ama şuna inanıyoruz; Türkiye'de eğitim belli bir noktaya gelecek. Tek beklentimiz Türkiye eğitim sisteminin yerleşik ve devlet politikası olacak şekilde yerleşmesidir. Bunu başarırsak, birçok şeyin başarıldığını göreceğiz. Öğretmenimizin mesleğe başlarken neleri başarırsa, neleri başarabileceğini bilmesini istiyoruz. Çok kısa sürede meslek kanunun çıkması için çalışıyoruz, çalıştık ve belli bir noktaya da geldik. İnşallah en kısa sürede çıkacak. Öğretmen bir meslek erbabı olarak, Türkiye'de haklı saygınlığını kazanırsa, kendisinin bu psikolojik eşiği atlatarak çok daha başarılı olacağına inanıyoruz." dedi.

MEÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Çamsarı: “Türkiye’nin çeşitli yerlerinden gelen çok değerli hocaların katkılarıyla, öğretmenlere bilgi dağarcığında bir genişleme imkânı sunuluyor.”
MEÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Çamsarı da Elazığ ve Malatya’da meydana gelen depremde hayatlarını kaybeden vatandaşlarımızı rahmetle anarak ve yaralılara şifa dileyerek başladığı konuşmasında; katılımcılara MEÜ hakkında kısaca bilgi verdi.

Rektör Prof. Dr. Çamsarı “Üniversite olarak bilim ve proje üstüne yoğunlaşmış durumdayız. 80’e yakın firmamızın olduğu, çok gelişmiş bir Teknoparkımız var. Gençlere ve fikirleri olanlara, fikirlerini geliştirme, şirketleşme ve patent alma konusunda aktif bir Girişimcilik Merkezimiz var. Bu merkez, Türkiye’deki 3 girişimcilik merkezinden biri. İçinde nano teknolojiden tıbbi, kimyasal deneylerin yapıldığı ve oldukça kapasiteli birçok laboratuvarın bulunduğu, büyük bir Merkez Laboratuvarımız var. Geçtiğimiz yıl kurulan önemli bir Kariyer Merkezimiz var. Burada yapılan çalışmalarla, mezunlarımızın iş bulması konusunda ülkemizde belirli bir noktaya gelmiş durumdayız. Kadro çeşitliliği olarak ilk sıralarda yer aldığımız ve bina olarak Türkiye’nin en büyük binalarından birine sahip olduğumuz, gurur duyduğumuz bir Eğitim Fakültemiz var." dedi ve Türkiye’nin çeşitli yerlerinden gelen çok değerli hocaların katkılarıyla, öğretmenlere bilgi dağarcığında bir genişleme imkânı sunulduğunu ifade ederek konuşmasını bitirdi.

MEB Öğretmen Yetiştirme ve Geliştirme Genel Müdürü Doç. Dr. Adnan Boyacı ise, eğitim ve bilim arasındaki ilişkinin bu kadar güçlü olduğu bu zamanda, insan kaynaklarının ve bilgi ekonomisinin önemine vurgu yaptı. Doç. Dr. Boyacı, konuşmasında “Derdimiz öğrenciyse, derdimiz öğrenciye iyi şeyler vermekse, bu, öğretmenler üzerinden olacaktır.” ifadelerine yer verdi.

Mersin Valisi Ali İhsan Su “Çocuklarımızı, sorgulayan ve analitik düşünen bireyler olarak yetiştirmemiz gerekiyor.”
Elazığ ve Malatya’da meydana gelen depremde hayatlarını kaybeden vatandaşlara rahmet ve yaralılara şifa dileyerek sözlerine başlayan Mersin Valisi Ali İhsan Su Kurs’un önemine değinerek “Günümüzde çağımızı tarif etmeye kelime bulunmuyor. Teknoloji, Bilişim, Bilgisayar ve Uzay Çağı deniliyor. Bu çağa ayak uydurmak ve hatta ötesine geçebilmek için en önemli unsur, eğitim. Çocuklarımızı sorgulayan ve analitik düşünen bireyler olarak yetiştirmemiz gerekiyor. Öğretmenlere yeni gelişmeler aktarıldığında bilim eğitimleriyle, bu gelişmeler öğrencilere de yansıyacaktır.” dedi.

Prof. Dr. Aytaç Açıkalın'ın "Hergün Yeniden Öğretmen Doğmak" başlıklı konferansı için tıklayın